Begüm'ün zekasızlığı: Anlamıyorum.
- Begum Bovya
- 18 Eki 2023
- 6 dakikada okunur
Selamlar ve merhabalar, evime geldim.
Güzel yerlere de gittim aslında son 1-2 ay içerisinde fakat en çok sevdiğim yer yine ne olursa olsun evim oldu. Ne olursa olsun derken sanki sobalı bir evde ve yer yatağında yatıyormuşum gibi oldu.
İstanbul'dan sıkılalı sanırım bi 7 yıl oluyor. Pandemi, şehirden kaçma planlarımın içine ederken bir yandan vuran enflasyon ve krizler iyice burada kalmamı garantileri. Bir de yetmezmiş gibi işe de girince, zincirlendim buraya.
Ama gerçekten bakıyorum, ev denilen yer nerede mutluysan orasıdır dedikleri şey gerçekten doğru ya. Hiç sevmiyorum İstanbul'u, tüm güzel anılarım içinde de olsa yapacak şeyler asla bitmese ve dolu da arkadaşım olsa sevemiyorum. Kanım ısınmıyor. Çok gürültülü, herkes çok kaba, bağıran insan sayısı çok fazla her şey limitin oldukça üstünde. Yoruyor.
Bakıyorum insanlara, çok sakin hayat yaşıyorlar. Herkes kendi halinde. Bir yandan da diyorum bu kadar normal hayat beni bayar mı? Sanmıyorum. Bayarsa da vazgeçerim, yeni bir plan oluşturur rotamı ona göre çizerim diyorum. Tam o "şurama kadar geldi" level'ında evime giriyorum. Her şeyi unutuyorum. Yaaaaaaa diyorum, evim çok güzel. İçindekiler çok tatlı. Vazgeçemiyorum, seviyorum çünkü.
İnsan zaten sevince vazgeçemiyor. Bu bazı modellerde toksik ilişkilere de gidiyor da benimki öyle değil. Günün sonunda yine de memnunum İstanbul'dan. Gitmem için iyi bir nedenim olması gerekiyor ki gideyim. Şimdi yok yere başıma macera alıp haydi ben ankaraya yerleşiyorum diyemem tabiiki de.
Vazgeçtiğim şeylere bakıyorum, o kadar güzeller ki. Bir şeyden vazgeçmem için kendime 2 ila 3 hafta arasında bir süre tanıyorum. Bu süreçte sinsi planlar yapmıyorum fakat ciddi ciddi düşünüyorum; Hayatımdan çıkarsam özler miyim? Yokluğunu hisseder miyim? Gerçekten seviyor muyum? Çok acelem olduğunda yolda görsem durur hal hatrını sorar mıyım ne yaparım diye. Vazgeçerken adım adım vazgeçiyorum, özellikle de seviyorsam. Çözüm ararken manyak olurum, abi seviyorum seni. Hadi yani. Çabalıyorum görmüyor musun? Sen neden bir şey yapmıyorsun? Sorularımla karşılaşıyorum aslında bu 2-3 haftalık süreçte. Gereken elemeleri yaptıktan sonra kararımı bebeksi bir şekilde içim rahat veririm. Begüm derim, sen elinden gelen her şeyi yaptın mı? Evet. Karşındaki ne yaptı? Sonra manzaramı seyrederim. Yeteri kadar baktıktan sonra vedalara da üzülmüyorum zaten, yapacağını yaptın begüm diyorum, devam edebilirsin.
Zaten biri sizin için ne elini taşın altında koyuyor ne etliye ne sütlüye takılıyor ve sürekli kendi çıkarları doğrultusunda yaşıyorsa zaten böyle biri/birileri olmamalıki hayatınızda. Bu tutum ve davranışlar aslında gösteriyor karşılıklı olarak sevgiyi ve saygıyı.
İnsan sevince vazgeçemiyor kısmı ise çok geniş bir havuz aslında. Siktir edemiyorsun ya. Biri sana kötü de davransa, hiç işine gelmeyen şeyleri de yapsa sevebiliyorsun. Annemin beni sokağa atması lazımdı mesela yaramazlıktan fakat sevmiş, sabır göstermiş, insan gibi davranmış ve anlamışım. Ne de akıllı bıdığım.
Her gün uyandığımda sevdiğim sabit biri var. Çok uzun zamandır da değil. Bu kadar kısa sürede neden sevdim diye manzarama bakıyorum enerjimiz uyuyor, kimyamız aşırı uyuyor, mizahımız da aynı şekilde. Halden anlayabiliyor? Ona göre yorum yapıyor. Benden daha önde olduğu konular var ve ayrıca bana yeri geldiğinde laf da sokabiliyor. Bunun gibi sizin için küçük fakat begüm için büyük şeyler var.
Fakat fark edemediği şeyler oluyor. Elbette olacak, zaten anlatıyorum da hepsini. Bazen o da bana anlatıyor bilal'e anlatır gibi. Hemen anladığımı da görüyor, hızlı aksiyon aldığımı da anlıyor. (bence)
İki kişilik bir iletişimde E HALİYLE bazı kararların da ortak olması gerekiyor. Biri bir konuda hayvan gibi memnuniyetsizliğini belirtiyorsa diğerinin bu memnuniyetsizliği ortadan kaldırması için bir şey yapması gerekir diye düşünüyorum. Annemi çok seviyorum, bu hafta eminönüne mi gitmek istiyor benimle. Ben istemiyorum fakat annem benimle gitmek istemiş. Ben de onu sevdiğim için ona eşlik edeceğim. Hiç sevmediğim biri olsa zaten eminönüne gidelim mi teklifi bile yapmazdı. Yapsa zaten hayır deneceğini bilirdi gibi.
Bu kişi, sanki ben onunla değil de hoşlanmadığım veya beni memnun etmeyen şeyleri sanki duvarla konuşuyormuşum gibi hissettiriyor. Değersizleştiriyor ya.
"Begüm ben sensiz ne yaparım, çok özlerim vs." gibi cümleler artık şey geliyor "aynen abi, yap showunu da görelim" aksiyonun yok mu, hoşçakal o zaman.
Ben sevdiğim bir şeyi kaybederim diye aklım falan çıkıyor, bin kere kontrol ediyorum bir eşya ise. Mutlu etmek için uğraşırım, ona onu sevdiğimi veya değer verdiğimi gerçekten yaptıklarımla gösteririm. Konuşmak bedava çünkü. Hep böyle düşünüyorum. ülkece başımızda olan rte'den ne farkın kalıyor o zaman? Rezalet.
Bir ego tatmini var ve bu tatmin benle sağlanıyorsa zaten çok saçma ama İLLE DE BEGÜME BÖYLE YAPACAM OYŞ diyorsak tabii, yeter ki mutlu olunsun. Yapınız, sıçınız içinee aklımın, kalbimin ve güzel düşüncelerimin.
Bilmiyorum, o kadar kırgınım ki uzatmak bile istemiyorum. En kötüsü artık ne kadar kırgın olduğumu farketsin de istemiyorum artık. Zaten anlaman için her şeyi yapmışım, artık fark etsen ne olurki? Gönlüm alınsın istiyorum mesela çünkü seviyorum ve tanıdığım/duyduğum bir çok kişiden de maalesef kat ve kat yumuşak kalpliyim, bu da biliniyor. Hemen inanırım, inanmak isterim seversem bir kez daha. Olmaz ya derim. Herkesin hatası olur, benim başıma gelmeyeceği ne malum derim. Affederim. Seni kaç kere affedeceğim? Merak ediyorum. Mesela hep salak yerine mi konacağım, hep bir "yaaa zaten bu da burada" konumunda mı bekleyeceğim. Bilmiyorum, beklerim de. Ama bilsem keşke.
O'nu hayatımdan siktir etmek istemiyorum, bu sefer yapacak her şeyimi yaptım diyorum daha ne yapılacaksa yine de yaparım gocunmam ama çok yapacak bir şeyim de yok. İyi ki yok, olsa onları da yapardım. Bir geri dönüş alamadıkça da üzülürdüm yine kendi çapımda.
Birilerine değer vermeyi bırakalı gerçekten çok olmuş, yorulmuşum. Yordun. Yoruyorsun.
Ne yapmak istiyorsun bilmiyorum, altında çok şey düşünüyorum. Bi yalan mı attı da çekiniyor acaba diyorum, söyleyebilirsin de. Olabilir, belki böyle olacağını düşünmedin ve söyledin bir şeyler, olabilir gerçekten. Zaten seviyorum seni. Genel olarak seviyorum, senle konuşmayı seviyor ve özlüyorum. Neyden çekiniyorsun utanıyorsun artık söyle, bu yazılı olarak gerçekten son uyarım gibi gözüküyor ama artık sıtkım sıyrılıyor.
Seni hayatımdan çok çok üzülerek yok etmek istemiyorum, senle diyaloğumu elaleme siktir çeker gibi bitirmek istemiyorum, seni üzülerek özlemek istemiyorum, acaba iyi mi diye havalara bakarak diye düşünmek yerine gayet iyi misin diye sana sormayı tercih ediyorum. İnsan gibi iletişimimiz olsun ve devam etsin istiyorum. Fakat bakıyorum, karşımdakinin sikinde bile değil afedersiniz.
Sosyal mecralara girişi en geç biri olarak hala ve hala bu iletişimin hızından nefret etmiş bir insanım. Telefonların özellikle bize hapis yaşattığını düşünen biri olmama rağmen, lütfetmek değil bu nolur yanlış anlaşılmasın, telefon elime yapışana kadar konuşmak istiyorum seninle. Sen de götünü kaldırıp bir bok yapamıyorsun gözümde. Neden yapmıyorsun? Cevabını mantıklı veremiyorsun. Bir toz bulutu anlatıyorsun ve begüm 8 yaşında olduğu için he mi diyor.
Emin ol he diyen bir begüm asla istemezsin hayatında, ben senin yerinde olsam bu şekilde devam edeceksen hayatımdan usulca çıkman. Demekki ben seni çıkartamıyorum, sen çıkart her şeyin en iyisini ve en doğru zamanını bilen biri olarak.
Artık kabak tadı veriyor, burada herkes yoluna baksıncılık oynamıyorum. Burada seninle insan gibi konuşuyorum, mantıklı bir insan gibi beni anlamanı ve yaptığın açıklamaların benim tarafımdan bakıldığında ne kadar "ya senin kurduğun cümleleri :)" diyesim geliyor. Bunu yaşın küçük olduğu için mi yapıyorsun bilmiyorum veya çok aşırı gerizekalılarla muhattap oldun da yediler aynen devam mı diyorsun? Hiç mi yeni stratejin yok? Anlamıyorum.
Senden soğumak istemiyorum, senden uzaklaşmak istemiyorum dedikçe diyorsun ki "dur bi begümü şöyle de sikim, hihihi:)" bence artık klavyenin arkasında böyle biri var diye düşünüyorum. Yaşam zaten anlık, bugün olup yarın olmaman bana elbette koyar fakat alışırım, her şeye alışıyoruz, sen de alışırsın. Çok sikinde olduğunu düşünmüyorum da acaba falan dersin diye düşünüyorum. Dikkat edersen küfürle ifade ediyorum kendimi özür dileyerek çünkü "umrunda değilim" diyemiyorum, yeterli gelmiyor.
Buraya çok değer verdiğimi anlamadın mesela hiç bence, ben detay detay ne güzel uğraşıyordum. Hevesimi de siktin. Yazamıyorum. Bakıyorum dümdüz, ne hakkın var ya? madem sikko sikko davranacaktın o zaman bir sikko gibi yaklaşsaydın. Amacını çözemediğim yerler buralar oluyor.
Söylemek istediğim o kadar çok şey var ki nasıl hissettirdiğinle ilgili, yemin ederim yine gerizekalı olduğum için sen üzül dert et falan istemiyorum (belki yine sikinde değil taşak geçiyosun zuhaha salağa bak buna da üzülmüş diye) Ama bir şey istemeyen begümü biliyorum, ona gidiyorum durdur beni diyorum. Adam bana teletabileri anlatacak utanmasa, yahu ne alaka?
Yazının resmen finali gelemiyor, bir yandan ağlıyorum yazarken. Duygusallıktan da değil, ne olsun istediğini söylemediğinden günlerdir ve haftalardır hatta. Ben sana soğuk olmak istemiyorum, seni merkezinden de çıkartmak istemiyorum hayatımın, ama artık zorla buna gidiyoruz. Ne zaman dur diyeceksin?
Lütfen, hiçbir zaman olmayacaksa da söyle. Belki de söyleyemiyorsun, belli etmeye çalışıyorsun. Ama bak anlamıyorum, lütfen söyle bir şeyleri anlamıyorsam, komplike düşünemiyorum.
Begüm ne ısrar ettin falan mı diyorsun, bazı endişelerin falan mı var paylaşamadığın bilmiyorum anlamıyorum da, belki daha da anlaşılabilir olabilirsin. Belki benim kusurum da budur.
Maalesef bugün de seni çok seviyorum ama çok yorgun seviyorum. Ne gerek vardı, bilmiyorum. Zaten çok sevicem, neden bu kadar yoruyorsun, anlamıyorum. Begüm daha seni yormayacağım diyorsan lütfen elimi tutar mısın? Artık inanmak istiyorum.
Sevgiler, temsili görselimi ekliyorum.
